“Alsancak geçmişte de bugün de bana sahip çıktı”

“Alsancak geçmişte de bugün de bana sahip çıktı”

 

 

Cumhurbaşkanlığına bağımsız aday olan Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay Alsancak’ı ziyaret etti. Coşkulu bir kalabalıkla karşılanan Özersay, spor kulübünde bir konuşma yaptı. “Bundan altı yıl önce Cumhurbaşkanlığına aday olduğumda  herhangi bir örgüt ve siyasi tecrübem yokken Alsancak gençleri bana sahip çıkmış, yanımda durmuş, cesaret vermişti” diyerek sözlerine başlayan Özersay, aynı enerjiyi aynı desteği ve hepsinden önemlisi aynı samimiyeti gördüğü için çok mutlu olduğunu ifade etti, “Adeta ayni meşaleyi yeniden buradan Alsancak’tan bu akşam yakıyoruz, hepiniz hoşgeldiniz” dedi ve ekledi: “O dönemde Alsancak Lapta bölgesindeki vatandaşların ve ülke genelinde Kıbrıs Türk halkının samimi desteği ve sahip çıkmasıyla pek çok kişiyi şaşırtırcasına müthiş bir başarıya imza atmıştık. Bugün burada aynı heyecan ve samimiyetin bu kez çok daha başarılı bir sonucun ortaya çıkmasına yardımcı olacağına inanıyorum.”

 

“Cumhurbaşkanlığı seçimi, partilerin değil, halkın seçimidir”

 

Kudret Özersay, cumhurbaşkanlığının bir siyasi parti seçimi değil, partiler üstü bir görev yeri olduğunu, bu nedenle seçimin siyasi partilerin değil, Kıbrıs Türk halkının seçimi olduğunu belirtti. Özersay şu sözlerle devam etti: “Herkesin bir siyasi partisi olabilir ve kendi siyasi partisinde siyasi mücadelesini sürdürebilir ancak cumhurbaşkanlığı seçimi söz konusu olduğunda, partimize göre değil, partiler üstü bağımsız ve tarafsız olması gereken cumhurbaşkanını belirlerken gerçekten o görevi en iyi kimin yapacağına bakarak karar vermemiz gerekir. Bu açıdan Kıbrıs Türk halkının son derece bilinçli şekilde hareket edeceğine ve siyasi partisi ne olursa olsun her bir vatandaşın bu ülkeyi ve halkı en iyi kimin temsil edeceğini dikkate alarak karar vereceğine inanıyorum.”

 

“Kıbrıs Türkünün sesini dünyaya en iyi şekilde duyuracağım”

 

Başbakan Yardımcısı Özersay, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün dünya tarafından tanınmasa da vardır ve bizim devletimizdir beğenseler de beğenmeseler de bu devlet vardır ve bunu kimse inkar edemez” sözleriyle konuşmasını sürdürdü. Özersay, tanınmayan bir devletin Dışişleri Bakanı olarak dünyanın dört bir yanında gerek resmi gerekse gayri resmi görüşmelerle; devletler, uluslararası örgütler, petrol ve doğalgaz şirket yetkilileriyle uluslararası düzeyde çok sayıda diplomatik temas yapabileceğini geçen iki yıllık dışişleri bakanlığı görevi sırasında somut olarak gösterdiğini ifade etti: “Dünya tarafından çok daha fazla kabul gören cumhurbaşkanlığı görevinde yani bir başka ifadeyle toplum lideri sıfatıyla çok daha aktif şekilde Kıbrıs Türk halkının sesini dünyada duyurabileceğime ve Kıbrıs Türkü’nün görünürlüğünü sağlayacağıma gerçekten inanıyorum. Diplomasi ve dış politika konusunda almış olduğum eğitim, geçen yıllar içerisinde müzakereler konusunda edindiğim tecrübe ve iki yıllık Dışişleri Bakanlığı birikimimle; Kıbrıs Türkü’nü bu bölgede iradesi dikkate alınan bölgesel bir aktör yapabileceğime inanıyorum.”

 

 

 

 

“Kıbrıs Türkünü müzakere masasına hapsetmeyeceğim”

 

Başbakan Yardımcısı Özersay, Kıbrıs’ta federal bir ortaklığın şartlarının hala mevcut olmadığını, bu nedenle şartlar değişmediği veya değiştirilmediği sürece federasyon müzakeresi yapmanın, Kıbrıs Türkünü müzakere masasına hapsetmekten başka bir anlam taşımayacağını söyledi:

“Bu şartlar değişmediği sürece bizi federasyon müzakeresine veya bir başka kısır müzakereye oturtamayacaklarını dünyaya anlatabilmek bir diplomasi ve proaktif dış politika marifeti gerektirir. Kıbrıs Türkü çözümden yanadır ancak bu adanın şartlarına uygun olmayan, en azından bugün için mevcut şartları uygun olmayan fedaral çözümü müzakere etmeye bizi zorlayan herkes aslında statükonun devamını istemekte veya bilmeyerek buna hizmet etmektedir.”

 

 

“Çözüm için işbirliği yapmak şarttır, bunu dünyaya anlatmak boynumun borcudur”

 

Birilerinin cumhurbaşkanlığı seçimi ertesinde halen daha beşli konferans düzenleyip federasyon müzakeresini kaldığı yerden devam ettirmekten bahsettiğini anlatan Özersay, “52 yıl sonra bizi müzakere masasına hapsedecek böyle bir yaklaşımı Kıbrıs Türküne reva görmek benim açımdan kabul edilebilir bir şey değildir” dedi.

Yapıcı ve yaratıcı yeni çözüm önerilerini geliştirip müzakere masasında paylaşmaya değil işbirliğine dayalı ortaklık modellerini zorlamak gerekir diyen Özersay, eski söylemlerle aynı müzakereye devam etmenin Kıbrıs Türküne yapılacak en büyük haksızlık olduğunu ifade etti. “Özetle çıkış yolu işbirliğine dayalı ortaklık modelleri üzerinden zamana yayılmış bir biçimde adım adım ilerlemektir. Aynen Avrupa Birliği’nin kuruluşunda olduğu gibi… Nasıl ki onlar kömür ve çelik konusunda işbirliği yaparak başladılar ve yıllar içerisinde farklı bir ortaklık noktasına vardılarsa, biz de özellikle doğal gaz ve elektrik konusunda işbirliği yaparak zaman içerisinde iş birliği yaptığımız alanları genişleterek daha farklı bir ortaklığa doğru ilerleyebiliriz.

Bu yapıcı yaratıcı ve çözümden yana bir vizyondur. Özetle dediğimiz; çözüm için çözümden önce işbirliği yapılması artık şarttır ve kaçınılmazdır. Bunu dünyaya anlatmak ise benim boynumun borcudur.”