HP MİLLETVEKİLİ EREK ÇAĞATAY: İNGİLTERE’DE YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLER ÜLKEMİZE AŞI GELMESİ İÇİN BASKI UNSURU OLABİLİR

HP MİLLETVEKİLİ EREK ÇAĞATAY: İNGİLTERE’DE YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLER ÜLKEMİZE AŞI GELMESİ İÇİN BASKI UNSURU OLABİLİR

 

“İNGİLTERE’DE YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLER ÜLKEMİZE AŞI GELMESİ İÇİN BASKI UNSURU OLABİLİR”

Halkın Partisi Milletvekili Erek Çağatay, yurtdışında lobicilik faaliyetlerinde ciddi sıkıntılar yaşandığını, bu konuda Dışişleri Bakanlığı’na önemli görev düştüğünü belirtti. Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler’in birlik olmasının sesimizi duyurabilmek için etkin rol oynayabileceğine dikkat çeken Çağatay, Türkiye’den olduğu gibi büyük bir Kıbrıslı Türk nüfusuna sahip olan İngiltere’den aşı alabilmemiz için orada yaşayan vatandaşların baskı unsuru olabileceğini belirtti. Katıldığı programda değerlendirmelerde bulunan HP Milletvekili şu sözlerle konuşmasını sürdürdü: Dışişleri her ülke için önemlidir ama bizim için daha önemlidir çünkü, nevi şahsına münhasır bir devletiz. Tanınmadığımız için sesimizi dünya ülkelerinde duyurmak o kadar kolay değil. Her şeye rağmen çok iyi adımlar da atılmış. Bildiğim kadarıyla ülkemizin dışında 21 misyonumuz var. Bunlar, siyasi anlamda ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza hizmet verebilme anlamında önemli misyonlarımızdır. Örneğin İngiltere’de yaşayan nüfusumuz kimine göre 300 bin kimine göre 160 bindir. Ki şunu da söylemek gerekir; bu rakamın da bugüne kadar bilinememesi ayıptır. Profesyonel bir çalışma yapıp bu rakamı, o gücümüzü tam olarak bilmemiz gerekirdi. Lobicilik anlamında zaten ciddi sıkıntılar çekiyoruz. Parça parça olunduğu için İngiliz hükümetine karşı güç olarak ortaya çıkamıyor. Dernek sayısı çok olduğunda sesimiz gür çıkamıyor. Birlik olunsa daha etkili olmak da mümkün. İngiltere Kıbrıs’la ilgili, garantör bir ülkedir. Burada iki tane üssü vardır.  1960 anlaşmalarına baktığınızda, biz İngiltere’ye göre self determinasyon hakkı olan bir halkız. Tarihsel bağlarımızla ve ülke sınırları içindeki vatandaş sayımızla aşı konusunu gündeme getirip, Türkiye’den aldığımız gibi İngiltere’den de aşı alma hakkımızı aramamız lazım.

“YURTDIŞINDA YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLER KKTC MECLİSİ’NDE TEMSİL EDİLMELİDİR”

KKTC parlamentosundan vekiller olarak İngiltere’ye gittiklerinde siyasi partilerin içinde önemli noktalarda genç Kıbrıslı Türklerin görev yaptığını gördüklerini ve bundan mutluluk duyduklarını ifade eden Erek Çağatay, yurtdışında yaşayan vatandaşların KKTC Meclisi’nde temsil edilmesi gerektiğini savundu: “Genel Başkanımız Kudret Özersay, Dışişleri Bakanı’yken yurtdışı temaslarından biri İngiltere’deydi. Oradaki diasporayla bir araya gelmişti. Hükümetin ömrü yetmedi ama önemli fikirler vardı ortada. Bunlardan biri; yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler’in KKTC Meclisi’ndeki temsiliyetiydi. Mesela 2 vekil yurtdışında yaşayanları temsil edebilmeli. Böylece yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler’in sorunlarının memlekette tartışılmasını sağlayalım. Bu ciddi bir adımdır ve gerçekleştirmek için anayasal değişikliğe ihtiyaç vardır. Oy verme hakkı tartışılır ama seslerinin mecliste duyulması açısından etkili olacaktır.

 

5+1 GAYRIRESMİ TOPLANTIDA ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKMAYACAK, KALICI İŞ BİRLİKLERİNE ODAKLANILMALIDIR”

Kıbrıs meselesinde gelinen noktayı da değerlendiren Erek Çağatay, Sayın Tatar egemen eşitlik temelinde bir çözüm modelinden bahsetmektedir ama tam olarak bunun altı nasıl doldurulacak, 5+1 gayrıresmi toplantıya nasıl gidilecek, masaya neler koyulacak henüz bilmiyoruz. Partileri tek tek çağırarak bilgi veriyor, değerlendirme yapılacaktır. Sayın Özersay çağrı yapmıştı; Sayın Cumhurbaşkanı meclise gelerek kapalı bir oturumda yol haritasının ne olduğunu açıklamalıdırdiye. Biz Halkın Partisi olarak hep şunu söyledik: 52 yıldır görüşmeleri sürdürüyoruz ve yıllarımızı kaybettik. Son noktaya baktığımızda; 2004 Annan Planı’na biz evet demişiz, Rumlar ‘Hayır’ demiş. 2017’de başka bir dönüm noktası oldu. Guterres’in zihniyet farklılığınızı masaya yatırım önerisini bile tam anlamıyla yapamamışken 5+1’den nasıl medet umacağız?Şapkadan tavşan çıkmayacak. Eğer aklımızı başımıza toplayıp turizm gibi farklı ve önemli konularda kalıcı iş birliği yaparsak, güven artırıcı önlemlerde devamlılık sağlarsak bir sonuç elde etmemiz mümkün olabilir diye konuştu.

CENEVRE’DEN ÖNCE GÜNEY’DEN KUZEY’E GEÇİŞLERİN ESKİ HALİNE GELECEĞİNİN GARANTİSİ ALINMALIDIR”

Rum tarafının Kuzey’e geçişlere engel koymasını da değerlendiren Çağatay, Dışişleri Bakanı’nın bazı girişimler yaptıklarını söylediğini ancak toplum lideri olarak yurtdışında esas söz sahibi olan Cumhurbaşkanı’nın bu konuda ciddi adımlar atmave bu bilgiyi partilerle paylaşması gerektiğini savundu. Çağatay, televizyon programındaki açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü: “İngiltere’den veya AB üyesi olmayan ülkelerden gelip adaya Güney’den giriş yapan turistlerin Kuzey’e geçişlerinin engellemesi, 5+1 toplantıya gidilmeden, adada muhataplarımızla görüşüp ciddiyetle üzerinde durmamız gereken bir konudur. Sayın Özersay da söylemişti; Rum tarafı yönetim ve zenginliğin paylaşılması anlamına gelen federasyonu savunuyorsa; bu konuda iyi niyet göstereceklerinin sinyalini vermelidir. Zaten pandemi nedeniyle ekonomik sıkıntı yaşanırken, bir de nefes almamızı engelleyen bu girişimlerde bulunurlarsa Cenevre toplantısının ne anlamı var? Pandemi koşulları değiştikten sonra geçişlerin eski haline getirilmesi konusunda bir garanti vermeleri gerekir. İki lider ara bölgede görüşsün, bu konuyu temize çıkarsın. Tüm bu nedenlerle Halkın Partisi olarak ‘Federasyonu ilerleyen yıllarda nasıl mümkün kılarız’a kafa yorulması gerektiğine inanıyoruz. O yüzden de iş birliği diyoruz.