“Toplumsal refah için her adımı atmaya hazırız”

“Toplumsal refah için her adımı atmaya hazırız”

 

“Toplumsal refah için her adımı atmaya hazırız”

 

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, reformların hayata geçmesi ve bireysel hizmet kalitesini artırabilmek için Bakanlık olarak çalışmalarının sürdüğünü söyledi. “Günün sonunda takdir yine halkındır” diyen Bakan Aybars, son günlerdeki tartışmalara ilişkin de “Bu ülkenin kendi ayakları üzerinde duran bir yapıda çalışması, üretmesi, sürdürülebilir olması ve iyi bir yaşam, mutlu bir çalışma hayatı sürülebilmesi için herkes temel sorunları çözme konusunda bireysel düşünmekten uzak durmalı. Ortak bir akılla hareket etmemiz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti ile yapmış olduğumuz protokolü değerlendirirken, ‘Biz kendimiz için neler yapmalıyız, nelerden bireysel olarak vazgeçmeye hazırız’ noktasında herkes kendine samimiyet testi yapmalı. Bu yolla çok daha doğru ve hızlı ilerleriz. Hem İçişleri Bakanlığı özelinde hem de hükümet genelinde şunu söyleyebilirim ki; gerçekten reform yapacak, toplumsal ve ekonomik dönüşümü sağlayacak ve halkın refah seviyesini artıracak her türlü adımı atmaktan da hiçbir zaman çekinmeyeceğiz.” ifadesini kullandı.

 

“Ortak bir aklın egemen olduğu bir görüş için çalışıyoruz”

 

Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan İçişleri Bakanı, imar planı konusunda sona yaklaştıklarını belirtti. Baybars; “Aralık 2018 tarihinde 2016’da başlayan imar planının oradaki inşaat yapılaşmaların kuralsız büyümesi sebebiyle bir emirname ihtiyacı doğmuştu. O emirname döneminde de yaşananlar zaten hepimizin malumu.  2018 Aralık’tan sonra ocak ayında üç belediyeyle de yani İmar Planlama Bölgesi alanında bulunan Yeni Boğaziçi, İskele ve Gazimağusa belediyeleri ile bir protokol imzaladık. Bu protokol çerçevesinde çalışmalarımızı yürüttük ve İskele, Mağusa ve Yeni Boğaziçi’nden mimar, mühendis, plancı arkadaşlar sürece dahil oldular. 3 belediyeyle birlikte Şehir Planlama Dairesi, bölgelerdeki yapılaşma, yerel halkın ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda planlamayı nasıl hayata geçirebileceğimize dair bir çalışma yaptı. Hatta öyle bir güzel bir ekip kuruldu ki; bölge bölge iş bölümü yapıp ayrı ayrı çalıştılar. Köy içlerini çalışan, turizm bölümünü çalışan, Kıyı Bildirisi’ni çalışan vb… İyi bir yaşam, iyi bir çalışma hayatı, ekonomik kalkınma, sürdürülebilir bir çevre düşünseniz de yine birilerinin memnun olmadığını görebiliyorsunuz. Ortak bir aklın egemen olduğu bir görüş ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Yerel yönetimlerden benim beklentim kendi bölgeleri için bunlara sahip çıkmalarıydı.” açıklamasını yaptı. 

 

İmar Planı taslağı halka açılacak, yıl sonu hayata geçecek

 

Bu süreçte bir çalıştay yaptıklarını belirten Bakan Baybars, mevcut durum raporunu sunduklarını, veri doğrulama yaptıklarını anlattı. 150 kurumun katıldığı veri doğrulamayı yapmalarının ardından Stratejik Hedefler Vizyon Çalıştayı yapıldığını ifade etti: “Bu çalıştaya belediyeler katıldı demiyorum çünkü belediyeler zaten bizimle birlikte ev sahibiydi. Dolayısıyla 150 kurum bunun dışında katılan kurumlardı.   Sonunda ortaya bir taslak çıktı.  Bu taslak içerisinde şehir planlama dairesindeki uzman ekibinin de yerel yönetimlerde çalışan imar planı ekibinin de farklı farklı görüşleri oldu. Herkesin talepleri doğrultusunda ortak bir metin çıktı. Ben şahsen  iki kez toplantı yaptım belediye başkanlarıyla. Fakat belediye başkanlarıyla imar ekipleri 6 aydır herhalde 600 kez toplanmıştır.  Dolayısıyla her gün birlikte çalıştılar. Belediye başkanlarının ev sahipliğinde çalışıldı. Kendilerinin ofislerinde, kendilerinin makamlarında, hatta kendilerinin sağladığını imkanlarla çalışıldı. Bu işbirliği için teşekkür ediyorum.  Katılımcılığı arttırmak ve sürecin içerisine dahil olmak maksadıyla şöyle bir şey de yaptık. 10 güne kadar halka açacağız taslağı   ve halkın görüşlerini de alacağız. Dolayısıyla belli bir noktaya geldik. Bu noktadan önce ekonomik örgütler ile turizm sektörü ile çevre örgütleriyle inisiyatiflerle, Şehir Planlama Odası ile Mimarlar Mühendisler Odası Birliği’yle hep ayrı ayrı toplantılar yaptık. Kendilerinin katıldığı çalıştayda belirttikleri görüşleri de plana ne kadar yansıttığımızı, mekansal planlama vizyonunu nasıl ortaya koyduğumuzu kendilerine izah ettik. Çünkü bu plan sadece bir grubun veya bir merkezi hükümetin sahiplenmesi gereken bir plan değil haliyle. Arkadaşlar şu anda tekrar üzerinden geçiyorlar ve Ağustos ayı başında da halka açık halkın görüşlerini alacağız.” İçişleri Bakanı Baybars; taslak halka açıldıktan sonraki 42 gün içerisinde hem halkın hem inisiyatif veya örgütlerin yeni önerileri varsa alacaklarını ve gelecek görüşler doğrultusunda tekrar çalışılacağını söyledi. Halktan alınan görüşler doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra taslak, belediyelerle Kaymakam ve Şehir Planlama Dairesi Müdürü’nden oluşan Birleşik Kurul’da oylanacak. Taslağın yıl sonu gibi hayata geçirilmesi bekleniyor.

 

“Toplumdaki bilgi kirliliğine dikkat edilmeli”

Toplumda çok fazla bilgi kirliliği ve buna paralel yanlış yönlendirmeler olduğuna dikkat çeken Ayşegül Baybars, kanalizasyon çalışması ve drenaj yöntemleri gibi altyapı çalışmalarının aslında belediyelerin görevi olduğunu ifade etti. Baybars belediyeler ve altyapı çalışmalarıyla ilgili şöyle konuştu: “Altyapı gitmeyen yerleri imara açmıyorum diyebilirsiniz. bu da tabii ki çok dikkatli değerlendirmesi gereken karardır. İnşaat sektörü, yatırımlar, ekonomik büyüme, nüfus artışı maalesef yerel yönetimlerin veya hükümetlerin verdiği hizmete paralel hızda ilerlemiyor. Dolayısıyla bu dengesizlik aslında biraz da oradan ortaya çıkıyor. Yerel yönetimler reformuyla birlikte, belediye yapılarının güçlendirilmesi ve belediye hizmetlerinin halka sunulması noktasında o ekonomik gücün oluşturulması gerekiyor. Bunlar olmadığı müddetçe kamu özelin yatırımlarının, ekonomik gelişmenin hep bir adım gerisinde durduğu müddetçe bu problemler yaşanacak. Belediyeler Birliği ile çok yakın çalışıyoruz. 28 belediye var. 28 belediyenin çok farklı farklı partilerden bağımsız belediye başkanları var.  Her birinin de haliyle yerel yönetimlerle ilgili farklı görüşleri var. Merkezi hükümet olarak hiçbir zaman yerel yönetimlerin özerkliğine müdahale etmek veya talimat verip yüksek bir tondan konuşmak gibi ne derdimiz var ne de niyetimiz var. Orta yol bulmayarak yapacağımız reformu da yapacağımız tasarıyı da yapacağımız herhangi bir icraatı da hep engelleyen birileri çıkıyor. Birileri hep muhalefet. Bunlardan sıyrılmazsak ne proje üretebiliriz, ne icraat yapabiliriz ne de reform yapabiliriz. Biz reform yapma konusunda kararlıyız.”

 

“Sosyal sigorta ve vergi borçlarında bir iyileştirme düşünüyoruz”

Sermayesi güçlü belediyelerin ciddi gelir elde ettiğini ifade eden Bakan Baybars gelirlerle giderler arasında ciddi dengesizliklerin olduğu belediyeler varlığına dikkat çekti.     
5195 sayılı yasa tasarısıyla bunları düzenlediklerini söyleyen Bakan, bunları düzenlerken hem belediyelerin mali gelirlerini artıracak kalemleri eklediklerini, bir yandan da belediyelerin yatırımdan kaçmayacakları bir yöntem ortaya koymaya çalıştıklarını belirtti. Mevcut 28 belediyenin 20’ye yakının mali açıdan sorunlu olduğunu anlatan Baybars, reforma bu nedenle ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Baybars, belediyelerin birleştirilmesi ve haliyle sayının azaltılmasının iyi bir yol olabileceğini belirtti: “Biraz daha ekonomik akıl çerçevesinde gitmek gerekiyor. Belki emek gerektiren hizmetlerde küçük belediyelerde halka daha kolay hizmet götürebiliyorsunuz ama sermaye gerektiren hizmetlerde zorlanıyorsunuz. Mesarya’daki bir sürü belediyede ekonomi gelişmemiş, tarım ve hayvancılık dışında küçük ölçekli kalmış. İnşaat yok, turizm yok, yüksek öğrenim yok, gelir getiren hiçbir şey olmadan halka üst düzeyde bir hizmet sağlamak çok da kolay değil. Belediyelerin borçları var bir de. Bir yıl ötelediğimiz de  bazı başkanlar bize niye ötelediniz diye kızmıştı. Biz de ‘bizim ötelemiş olmamız sizin borcu yapılandırmanıza engel değil’ demiştik. Ancak hala bize başvuran, borcumu ödemek istiyorum diyen belediye yok. Yeni kurulan hükümetle birlikte Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve biz, Yerel Yönetimler Müdürlüğü’müzün kurduğu bir  ortak çalışma grubuyla, ki yasa da bunu emrediyor zaten, İhtiyat Sandığı borcu dışındaki sosyal sigorta ve vergi borçlarında bir iyileştirme yapmayı öngörüyoruz. Ana parayı geçen ciddi bir gecikme zamları var.  Bir iyileştirme yapmayı düşünüyoruz ki ödenebilir noktaya gelsin.  Eğer belediyelerin reformunu yapmak istiyorsa geçmişe dönük bu borç yükünden de bir miktar kurtarmak ve bunu vadeye yayıp yapılandırmak zorundayız.”

 

   

Yüz tanıma sistemi geliyor…

 

Ülkede güvenlik konusundaki hassasiyetlerini de dile getiren Baybars, kamera sistemlerinin altyapı kurulumlarının başladığını söyledi. Yüz tanımayla ilgili fizibilite çalışmalarının tamamlandığını, gelecek hafta Maliye Bakanlığı’yla bir protokol imzalanacağını belirten İçişleri Bakanı, yüz tanıma sistemiyle ilgili protokolün önümüzdeki aylarda hayata geçeceğini belirtti.

 

“İnsan onuruna uygun bir cezaevi kuracağız”

 

İçişleri Bakanlığı olarak en fazla rahatsız eden konulardan birinin cezaevi olduğunu söyleyen Ayşegül Baybars sözlerine şöyle devam etti: “Cezaevi 1982 yılında yapıldı. 1982 yılında yapılan elektrik altyapısı, su tesisatı. Görevde bulunduğum 17 aylık süre içerisinde özellikle cezaevinde yapının iyileştirilmesi ve insan onuruna uygun şekilde olmasını sağlamak için adımlar attık. En temel sorun fiziki yapı. Koğuş 1982 yılında yapıldığı zaman 10 tane yatak vardı. Artan nüfusa göre 10 yatak artık ranza sistemiyle yirmiye çıktı.  Kişisel alanları daraldı. Normalde bir kişiye 6 metrekare alan düşüyorsa, 4 metrekare düşmeye başladı.  Duş, tuvalet sorununu çözdük ama avlu problemini çözemedik.  Dönüşümlü olarak avluya çıkabilecekleri bir yöntem bulduk. Merkezi ısıtma, soğutma ve klima konulacak kapasitesi olmadığı vantilatör yoluyla havalandırma sorununu çözmeye çalışıyoruz.  Teknik yetersizlik de bizi bazı noktalarda engel koyuyor ama çözüm bulmaya çalışıyoruz. Gençler ve 21 yaş altı genç ve çocukların olduğu bölümde neredeyse ayda bir, iki ayda bir sürekli battaniyeler, şilteler değişiyor. Kırılan duş, tuvalet ve veya musluklar değişiyor ama bu süreklilik arz ediyor. Mesela, cam her gün kırılıyor, o musluk, duş başlığı her gün kırılıyor. Yeni cezaevine geçip bu sorunları çözene kadar da yapılabilecekler sınırlı. Yeni cezaevi aşığı diyorlar bana. Elbette değilim. Sadece yeni cezaevi insan onuruna yakışır bir cezaevi. Bu ülkeye cezaevleri istemiyoruz. Biz bu ülkede suçların engellenmesiyle ilgili de mücadele ediyoruz ama hem gardiyanların hem mahkumların daha doğru şartlarda yaşamalarını sağlayacak cezaevi ancak yeni cezaeviyle mümkündür.”